HZ. MUHAMMED'İN BAZI HADİS-İ ŞERİFLERİ
Allah bir kavmi severse; kendilerine belâ gönderir, kendilerini sıkıntıya sokar.
Allah insanlara acımayana, merhamet etmez.
Allah’ı görüyormuş gibi ibâdet et. Zira, sen onu görmüyorsun ama, o seni görüyor.
Allah’tan utanmayan, insanlardan da utanmaz.
Allah-ü Taâlâ, muhakkak sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize nazar buyurur.
Amellerin kıymeti niyetlere bağlıdır. Herkesin niyeti ne ise eline o geçer.
Asıl zenginlik, mal-mülk çokluğundan değildir. Gerçek zenginlik ancak gönül zenginliğidir.
Bana çektirilen eziyet, hiç bir Peygamber’e çektirilmedi.
Ben, ancak ahlâkın en güzellerini tamamlamak için gönderildim.
Bildiğinizi herkese öğretiniz, bilginizi yayın, kolaylaştırın, zorlamayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin.
Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize düşman olmayın, birbirinizden yüz çevirmeyin, birbirinize hased etmeyin, kin gütmeyin, ey Allah kulları kardeş olun.
Bir kulun îmanı, gönlü doğru olmadıkça doğru olmaz; gönlü de, dili doğru olmadıkça doğrulmaz.
Bize kılıç çeken, bize karşı silah taşıyan bizden değildir.
Çin’de bile olsa ilmi alınız.
Dünya lezzetlerini yıkan ölümü çokça anınız. Çünkü; o geçim darlığı çekenleri feraha kavuşturur, avutur, zenginlerin de ihtiraslarını frenler.
Emanete riâyet etmeyenin, îmanı yoktur; ahdine vefâ etmeyenin, dîni yoktur.
Hased, ateşin odunu yemesi gibi iyilikleri yer.
İçinizden hiç biriniz; kendi nefsi için sevdiğini, mü’min kardeşi için de sevmedikçe hakiki mü’min olamaz.
İlmi öğrenip de başkalarına dağıtıp nakil etmeyen insan, altınları gömüp onu sarf etmeyen, ondan yedirip içirmeyen kimseye benzer.
Îmanın en üstünü, yükseği; iyi ahlâk, sabır ve cömertliktir.
İnananın anlayışından sakının; çünkü o, Allah nûru ile bakar, görür.
İnsanlara karışıp eziyetlerine katlanan mü’min, insanlara karışmayıp eziyetlerine katlanmayan mü’minden üstündür.
İnsanların en çetin belâya uğrayanları Peygamberlerdir; onlardan sonra temiz ve özü doğru kişilerdir; onlardan sonrada onlara benzeyenler ve benzeyenlere benzeyenlerdir.
İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olanıdır.
İşler, o işlere ehil olmayanlara verilirse, kıyamet yaklaşmış demektir.
Kanâat tükenmez bir hazinedir.
Kızgınlık anında; hiç kimse, iki kişi arasında hakemlik yapmamalıdır.
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; sevindiriniz, nefret ettirmeyiniz.
Komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değildir.
Müslüman, diğer Müslümanların; elinden ve dilinden sâlim olduğu kimsedir.
Müslümanlık, güzel ahlâktan ibarettir.
Mütevâzı olanı Allah yüceltir, kibirli olanı Allah alçaltır.
Ne mutlu o kimseye ki; ayıbı başkasının ayıplarıyla uğraşmaktan, kendisini alıkoyar.
Ölüme, ölüm gelmeden hazırlanınız.
Sözünde durmak, ahdini yerine getirmek îmandandır.
Ya öğretici ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol. Sakın dördüncü olma.
Zulümle bir şey elde eden bizden değildir.
Ehl-i Beyt Hakkındaki Bazı Hadis-i Şerifleri
Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’e karşı savaş içinde olanlara karşı, ben de savaş içindeyim.
Allah’a and olsun ki bizi sevmeyenleri, şanı yüce Allah cehenneme dökecektir.
Benim “Ehl-i Beyt’im”, kendinize ehlinizden daha sevgili olmadıkça, kesin îman sahibi olamazsınız.
Ben sizin aranızda iki paha biçilmez şey bırakıyorum. İkisi de birbirinden büyüktür. Bunlardan birisi Allah’ın kelâmı «Kur’ân-ı Kerîm» diğeri ise «Ehl-i Beyt’im»dir. Bu ikisi Kevser havuzunun kıyısında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmaz; bunu Rabbim’den ben diledim. Bu ikisine yapışır, sarılırsanız benden sonra ebedî olarak sapmazsınız, yol yitirmezsiniz.
“Ehl-i Beyt’im”e buğz eden münâfıktır.
“Ehl-i Beyt’im”e eziyet eden, Allah’a eziyet eder.
“Ehl-i Beyt’im”e karşı davranışlarınızdan dolayı, Allah’ın azâbını sizlere şimdiden hatırlatmak istiyorum.
“Ehl-i Beyt’im”in peşinden gidiniz, sakın onların önüne geçmeyiniz, aksi taktirde helâk olursunuz. Onlara bir şey öğretmeye de kalkışmayınız, çünkü onlar sizlerden daha bilgililerdir.
Ey Fâtıma! Kıyamet gününde; Ben, sen, oğulların Hasan ve Hüseyin ile eşin Ali aynı makamda olacağız.
İçinizde “Ehl-i Beyt’im”in misali, Nûh Aleyhisselâmın gemisi gibidir. Her kim gemiye binerse kurtulur ve her kim muhalefet ederse boğulup helâk olur.
İslâm’ın esası beni ve “Ehl-i Beyt’im”i sevmektir.
Kıyamet gününde; her kul iki şey hakkında sorulmadan Sırat köprüsünden geçemeyecek;
Birincisi: «Ben sizinle idim, siz kiminle oldunuz?»
İkincisi : «“Ehl-i Beyt’e” kurbiyyetiniz (sevginiz, yakınlığınız) ne derece?»
Sizleri nimetleri ile beslediğinden Allah’ı seviniz, Allah’ı sevdiğinizden beni seviniz ve beni sevdiğinizden de “Ehl-i Beyt’im”i seviniz.
Şefâatım, “Ehl-i Beyt’im”i sevenedir.
Hz. Ali Hakkındaki Bazı Hadis-i Şerifleri
Ali bendendir, ben de ondanım.
Ali, Hak ile beraberdir. Hak da Ali ile beraberdir.
Ali, her hususta Kur’ân ile beraberdir. O Kur’ân dışı bir şey söylemez ve bir iş işlemez. Kur’ân da, Ali’den asla ayrılmaz.
Ali’nin dostu, benim dostumdur; Ali’nin düşmanı benim düşmanımdır.
Ali’yi seven şüphe yok ki beni sevmiş olur. Beni seven Allah’ı sevmiş olur. Ali’ye düşman olan, bana düşman olur. Bana düşman olan ise, hiç şüphesiz Allah’a düşman olur.
Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır. Bilgi isteyen, Ali’nin kapısına gelsin.
Ben ve Ali insanların yükselebilmesi için, Allah’ın gönderdiği kılavuzlarız.
Ey Ali! Dünya ve âhirette sen benim kardeşimsin, vasîyimsin, vârisimsin, halîfemsin.
İlminden dolayı Hz.Âdem’e bakmak isteyen, Ali’nin ilmine baksın, Nûh’un takvâsını isteyen, İbrahim’in hilmini isteyen, Mûsâ’nın heybetini isteyen, Îsâ’nın ibâdetini görmek isteyen, Ali İbn-i Ebû Tâlib’e baksın.
Yâ Ali! Gerçek Müslüman seni sever. Senin için fena söyleyenler, ara bozuculardır.
Yâ Ali! Yakında hak sende olduğu halde, sana karşı gelenlerle savaşacaksın. O gün sana yardım etmeyen, benden değildir.
Zikri Ali ibâdetün.